24 Temmuz 2007 Salı

ÖYLE, BÖYLE




Efendim merhabalar,

Havalar çok sıcak, çalışanlara Allah kolaylık versin, zannetmeyin ki evdeyim diye sıcaklar beni etkilemiyo, ama sizinki kadar değil tabi, ama bu cümlelerimden de “bu kız evde oturmak istiyo, çalışmak istemiyo” sonucuna varılmasın lütfen, lütfennnn, reca etcem yani.

Nihayet ki nihayet fotoğraflı sivimi yolladım bugün bir yere, hem meyl attım hemde faksladım (allahım ya nolur ya çağırsınlar lütfen bak reca ediyorum) bakalım nolcak, merakla bekliyorum.

Evde çok sıkılıyorum ben ya, ev işi yapmak bi yere kadar, sabah kalk, kavaltı et, yatakları topla, süpürülmesi gerekiyosa süpür, ardından “bide silsen hiç fena olmaz” anne bakışı ama sen o bakışa aldırma sadece süpürmekle yetin, ya ne gerek var dimi, yap yap aynı yaneee, kirleniyo yine “ ama olsu kızım sen yap yinede bak yarın öbürgün evlencen, evini böceklermi bassın” niye bassın annem ya evimi böcek felan benki böceklerden bu kadar korkarken nasssı oluyoda böle cümle kuruyo anlamadım. Hele ki bu sıcakta ütü yapmak başlı başına bi zayıflama yöntemi, ohhh hem terliyon hem buhar var acayip zayıflatıyo yane, ha saunaya gitmişsin ha ütü yapmışsın aynı (ben bu satırları yazarken annem mutfaktan gelip bana taciz bakışlarında bulunuyo) şu bilgisayarın başından kalksamda toparlasam artık ortalığı diye, bakalım hangimiz kazancak ehi ehiiiii.

Bu arada bişi daha ben blog yaptığımdan beri (cümleye bak blog yapmak) neyse işte oluşturduğumdan beri yani ilk günden beri bana kim yorum bıraktıysa linklerime ekledim, peki arkadaşlar sizler nası oluşturuyosunuz bu linklerinizi benim gibimi yaptınız sizde merak ettim.

1-Bişi daha, yazdığım yazıya birinin linkini eklemek nası oluyo, yani hani siz yapıyonuz ya böle yazının içinde kişinin ismi farklı renkte oluyo böle (süper anlattım dimi)

2- Bir bişi daha, başka bi bloga tıkladığım vakit müzik çalmaya başlıyo, bunu nasıl yapıyosunuz, lutfen benide engin bilgilerinizden faidelendirin lütfen.

3- Peki diyelim müzik çalmaya başlıyo, bu süreyi kim belirliyo, mesela ben şu an NİL’in şarkısı varya hani “o beni pirenses peri sanıyooooo” şarkısının çalmasını istiyorum, ama istemekle olmuyo işte nası yapcam ya yardım edin lütfennnnn J

Başka soracağım şeyler olursa yorum kısmında yazarım artıkın, hadi anacım öperim hepinizi artıkın ütü yapma vaktidir emre için.

A bakın yukarı karikatür ekledim ama kanımca biraz küçük oldular, nası büyütebilirim, bu sorumada cevap verirseniz çok memnun olurum. Yine öperim, gorüşürük.
Ya hani bundan bir kaç yazı önce kendimle ilgili ve en yakınlarımı da ilgilendiren üzücü bi olaydan bahsetmiştim ya o konu halen devam ediyor ama sadece susarak, bense konuşmak için sadece zamanımı bekliyorum, sonuç olumlu yada olumsuz dahi olsa ben yinede konuşacağım, çünkü içim öyle acıyoki bunu kelimelere dökmek mümkün değil, şu an için tek isteğim bir iş bulmak ve hayatımı bir nebze de olsa yoluna koymak, evde olunca içim daralıyo, üzgünüm hala; içimden ne gülmek geliyo ne ağlamak, ikisinide yapamıyorum, hiç bişiden zevk almıyorum, gittiğim yerlerden, sohbetlerden, uyumaktan, uyanmaktan, yemek yemekten, birileri bişey anlatınca sadece suratlarına bakıyorum,yorum yapamıyorum, ama yinede ayakta durmaya çalışıyorum, güçlü olmam lazım, ayrıca susmak beni üzenlere en büyük ceza bunu farkettim. Çok şükürki bi sevgilim var, o çok yardımcı oluyor bana, benden uzak dahi olsa hayatımın en zor dönemi diye adlandırabileceğim bu zamanda onun canımın, sevdiğimin, sevenimin, sevgimin, ilk aşkımın ve ilk sevgilimin yanımda olması hayatımda olması beni çok olumlu yönde etkiliyo ve ayakta tutuyor. Seçim günü arkadaşlarımla buluştum hatta arkadaş kelimesi yetersiz kalıyor dostlarım diyelim, onlarda beni görünce çok şaşırdılar "emre, seni yaklaşık on yıldır tanıyorum, şimdiye kadar hiç ama hiç böyle görmemiştim , sen her zaman bizi güldüren neşelendiren insandın nasıl bi acıdırki bu" dedi ve ben sadece arkadaşımın suratına bakmakla yetindim çünkü söyleyecek bişi bulamadım kendimde.
Offf neyse ya böle işte devam ediyo bu süreç şimdilik, ama elbet son buldurucam, sadece zamanımı bekliyorum ve takrar tekrar öpüyorum (kaçıncı kez öptüm unuttum) :)

18 Temmuz 2007 Çarşamba

YAĞMUR, SOĞUK, DENİZ, GÜNEŞ, GÜLME, EĞLENME VE TEKRAR ÖZÜNE GERİ DÖNME


Merhabalar efendim, ben geldim, sanada merhaba günlük.

VENİ VİDİ VİCİ kısmının sadece VİCİ kısmını yapmayaraktan pazartesi günü Yalova'dan döndüm. Efenim zaten ben Cuma günü giderkene başlayan yağmur Yalova'ya vardığımda iyice şiddetini arttırmış durumda idi. Amanın hemde ne yağmak resmen fırtına kopuyor yani yaz olduğunu bilmesem ardından kar yağıcak diycem.
Neyse feribottan indiğimde abim karşıladı beni ve tabi ELÇİN ve CİVCİV de oradaydı, bir kafede beni bekliyorlardı, görüyon dimi okuyucu hasretime dayanamayıp teee beni karşılamaya gelmişler (desem pek inandırıcı olmayacak herhal) neyse vardım yanlarına he bu arada benim onların yanına gitme sebeplerimden en birincisi hafta sonu Çınarcık'ta denize gitmekti ama hava öle kararıp tüm şiddeti ile yağınca bir anlıkta olsa hevesim kursağımda kaldı accuk. Soora köye çıkmak için düştük yollara baktıkki hava yükseliyo, dedik gideriz cts. günü denize bişicik olmaz (azıcık yanıldık tabi) bize.

Eve vardığımızda sağolsun Elçin'in annesi Hamiyet teyze yapmıştı yine güzel yemeklerini Civcivimizde o güzel salatalarını yapınca e tabi yememek olmaz dimi, yedik bizde afiyetle, soora o soğuk havanın etkisi ile demledik çayımızı ohhh deymeyin yani keyfimize, gerçi bizim köyde hava gündüz sıcak dahi olsa akşamları mümkün değil hırkasız yada kazaksız oturamazsınız, hatta gece yatarken hep kalın yorgan örttüm bende diğerleri gibi. Hatta Elçin'in babası Özgür amca bayağı güldürdü bizi "yakayım size hemen sobayı" diyerekten bizi tiiiye aldı. O gece herkez yatınca ben Elçin ve Civciv yatmadık tabiki oturduk geç saatlere kadar meğersem gülme krizlerimiden dolayı yatanların hepsi uyanıkmış yani rahatsız etmişiz onları. Ne çenemiz boş durdu nede ağzımız, heleki şokellalı ekmek yeme ve çoraplarımızla dalga geçmelerimiz süperdi. Tabi bu arada fotoğraf çekmeyi kendine görev addeden pek sevgili Civciv ihmal etmedi o komik anlarımızı görüntülemeyi , fotoğrafları kendi blogunda görüntüleyecektir en kısa zamanda kanımca.

Sabah evdeki Gülbeyaz hanımefendi kuşun nameleri eşliğinde uyanıp direkt olarak dışarı baktık hava nası acaba diye, tabiki parçalı bulutlu bi hava vardı ama nerden bilebiliridik o parçalı bulutlardan birinin yağmur boşaltma ihtimali olduğunu, kahvaltının ardından hazırlandık bi solukta, düştük Çınarcık yoluna, ama bizim yola düşmemizi fırsat bilen o parçalı bulutların bi parçası başladımı yağmaya. Önce minik minik yağdı bizde kaale almıyoz geçer şimdi diyoz ama haybeye diyomuşuz, biz ilerledikçe şiddeti arttı yağmurun (yağsın tabi kızdığımdan değil yaneee)

Vardık plaja yağmur geçti ama hava hala kapalı, soora Civcivin ömrünü yedisi biz hiçbişeye karar veremeyince yani gitsekmi yoksa kalsakmı, acaba hava açılırmı gibi düşüncelerden ve bunları dile getrimelerden olsa gerek "ben ne diyosam o olcak" dedi, tabi boynumuz kıldan ince kabul ettik başımızı emme basam tulumba misali. Kalktık plajdan dönüyoruz başka yerlere daha baktık ve son anda ömrünü yedisi son kez soruyorum kalalımmı dönelimmi dedi ve ben kalalım deyince tekrar aynı plaja geri döndük tabi bu arada havada bayağı açtı güzelleşti birden, ama bi önceki yağmurdan ve soğuk havadan dolayı deniz çivi gibiydi resmen tabi alışana kadar.

Hem cts. hemde pazar günü denize gittik, sağolsunlar pek eğlendim ben kendileriyle hatta o kapalı havada bile bayağı kızardım. Hazır köye gitmişkene tüm akrabalarımı ziyaret ettim gönüllerini ve hayır dualarını aldım, iyi geldi bu kaçamak bana açıkçası.

Ama insanın aklında başka sorunlar olunca nereye gitsen onlarda seninle gelince hemen eve geri dönme isteği uyandı bende. Ne biliyim ya şu iş meselesi beni çok geriyo açıkçası o kadar yere cv gönderdim sadece bir görüşmeye gidebildim, sonradan adımın Emre olmasından dolayı beni görüşmeye çağırmadıkları aklıma geldi (büyük bi olasılıkla hemde) bende fotoğrafımı taratıp cv'me ekliycem bakalım bu sefer nolacak merakla bekliyorum. Komik ama gerçekte olabilir bu düşüncelerim dimi arkadaşlar.

Heee bu arada unutmadan söliyim kendime bi lap tap aldım, bundan sonra sıkça yazacağım bu böyle biline.

Elçin herkez fıkra yazsın demiş, ben fıkramı Elçin'in yorumlarına yazdım isteyen ordan okuyabilir (biraz ayıp bi fıkra oldu ama kusura bakmayın olurmu).
Öperim anacım hepinizi bayyyyyy:)


5 Temmuz 2007 Perşembe

NE DESEM BİLMEMKİ

Selam benim sevgili günlüğüm vede beni merak eden okunası blog arkadaşlarım, özledim hepinizi.
Ne zamandır yazamadığımın farkındayım ama ben yinede her fırsat bulduğumda en azından okuduğum diğer blog arkadaşlarıma yorum bırakmaya çalıştım. Ama malesef evde bilgisıyır olmadığından e pek de net kafeye gidemediğimden dolayıdır bu yazamama olayı, bundan dolayı da çok üzgünüm. Çok özledim hepinizi.
Tabi anlatayım neler olduğunu yazmadağım bu süre içerisinde; İş aramaya henüz başladım, çünkü eski işyerimle malesef tazminatlarımızdan dolayı problem yaşıyoruz, işsizlik sigortası için başvuruda bulundum umarım en kısa zamanda bir iş bulurumda kafam en azından yeni işimle meşgul olur, tabi bu arada herkez "ne var canım dinlen biraz sende" deyip böle kafamda şimşek çaktırıp duruyorlar, yahucum diyemiyosun tabi "dışı seni içi beni yakar" yada "davulun sesi uzaktan hoş gelir" yada "kim ne yaşarsa kendi içinde yaşar". Benim kendi adıma tek dileğim sağlığımın yerinde olmasıdır (çok klişe biliyorum ama gerçek) yoksam iş güç hakgetire yanee.
Bunların dışında Elçin bize geldi sağolsun beni kırmayıp, ama ne yazıkki onun gelmesiyle afrika sıcaklarının da bende gelicem demesi aynı zamana denk gelince oturduk bizde dört duvar arasında, sağolsun oğluş iskambil kağıdı aldırınca ailecek "papaz kimde" ve "pişti" oyunlarıyla kendimizi avuttuk, he dersenizki papaz kimde kalmadı yada piştide hep kim yendi bu sorunun cevabını söylememe gerek yok ama dur söliyim tabiki oğluş, bide kilima faktörü var kolay atlatmamızı sağladı bu afrika misafirini.
Bide geçtiğimiz haftasonu hemşirem bana sürpriz yapmak istedi ama maalesef yine olmadı, yine diyorum çünki ben yine dolaylı yollardan öğrendim onun İstanbul'a geleceğini. Şimdi benim bu hemşirenin 1 Temmuz doğumgünü idi, bende c.tesi günü aradım ilk defa ayrı geçiricez bu doğumgünü olayını dedim tabi ağlak bi sesle, sooracıma akşama doğru benim hemşirenin arkadaşlarından biri beni aradı "yahu ben bu çocuğa ulaşamıyorum" dedi bende sen merak buyurma arkadaş ben hemşireye bulur seni arattırırım dedim, hay demez olaydım aradım tabi Artvin'deki evlerini telefonu yeğeni açtı "dayım İstanbul'a geliyo" dedi tabi ben hönk diye kalıp telefonu kapadım, lakin ben hala hemşirenin buraya doğumgünü için değil de burada halen bakmakta olduğu hastasını kontrole geldiğini sanıyorum (safım benim, acuk kafa çalıştır kızım acuk). Neyse şeker ben tabi böle birden sevindim, hatta hemşirede o sırada aradı ben tabi lapin gibi " eee sen buraya geliyormuşsun"dedim pişkin pişkin benim geçirdiğim geçici şoku oda geçirdi bir an için. Çünkülüm yeğenini tembihlemiş evi aryacak olursam eğer söyleme sakın bişi demiş, soracıma tabi herşey anlaşılınca meğersem benim hemşire sen Büyük Ada'da sürekli gittiğimiz bir yer var Klup Mavi diye, buradaki arkadaşlarımı aramış orada bir gecelik yer ayarlatmış (Elçin aman diyim abim okumasın bunu) buluştuk Pazar sabahı Bostancı'da gittik adaya amanın çok güzel bir yer orası arkadaşlar eski ahşap bir konak, kocaman bir bahçe ve çam ağacı var hep, her ağaca hamak baplamışlar azıcık salaş bir yer ama değer doğrusu, kafa dinlemek için çok ideal. Şiddetle tavsiye ederim. Ben pek memnun kaldım açukçasu yaaneee:) Ayrıcanada 1 kişi oda kahvaltı 60 ytl belki pahalı gelebilir ama ne diyim değer doğrusu kulağınıza küpe olsun.
Bunların dışında hayatımın en önemli dönemeçlerinden birindeyim hatta buna keskin bir viraj demek daha doğru hemde bu virajın bariyeride yok ufak bir hata beni şarampolden aşağı atacak hemde ta dibine dibine. Bu süreç beni ve en yakın olduğum insanları derinden de etkileyebilir yada sadece ben bildiğimle kalıcam ki bu olmayabilirde. Tek bildiğim omuzlarımdaki bu yük çok ağır geliyo bana ama sağolsun hemşirem bana o kadar çok moral desteği verdiki şu an vız gelir tırıs gider şeklindeyim ama aklım hala aynı konu ile meşgul. Bu konu ile ilgili en büyük öfkem ise geçecek gibi değil çünkü, hem işsiz hem borçlu hem evlenme arefesinde olan birinin üstüne böyle büyük bir yük boşaltmak çok yıpratıcı inanın bana. Ne acıdırki son 3-4 gündür bununla yaşıyorum, öyle bir acı benim için bundan sonra sadece ölümle eş değerdir yada ben şu an öyle hissediyorum. Çok karışık yazdım farkındayım ama bana sadece biraz zaman verin, bu durum ya geçecek yada olacağına varacak ama her iki durumda da ben size olan biteni olduğu gibi aktarıcam.
Hepinizi çok özlediğimi bir kez daha vurgulamak istiyorum ve hepinizi seviyorum, umarım herşey gönlünüzün istediği gibi olur şu an sadece bunları diyebiliyorum ve tabiki huzur buda önemli dimi.......:)

 

designer : anniebluesky : www.bloggeruniversity.blogspot.com