29 Mayıs 2007 Salı

SEVERİMLER

1- Annemin yaptığı mantıyı yemeyi severim, dışardaysam eğer mecbur kalmadıkça sokak mantısı yemem, ayrıcanada annem elleri dert görmesin süper düper mantı yapar yakın çevremizde efsanedir kendisi. Ama ben öle efsane olemeycem biliyom gari hatta o efsanenin "e" si bilem olameycem yok o potansiyel bende.

2- Babamın her akşam bize çay demleyip servis yapmasını severim, hiçbir şey için üşenmeyen nadir insanlardandır kendisi. Büyük bir olasılıkla torunuda ona benzedi. Accuuk ucundan bende benzeyeydim ya nolurduki

3- Duş aldıktan sonra uzanmayı severim, yapılan işin yorgunluğunu atmak için insan hayatındaki en güzel eylemlerden biri bence, şimdi diycenki sen sevgili okuyucu "salakmısın kızım kim sevmez duş almayı" dimi dediniz işte duydum ben.

4- Soracıma temizlik neyin yaptıysam şayet, temizlediğim yere şöle dönüp bakmayı severim, çünkülüm ben öle üstten üstten iş yapmam yaptımıydı dip köşe, sende de öle anne olsun yapma bak noluyon, yahu ben varya kaç yaşımdan beri böle büyük temizlik yapıyom sen biliyonmu yaaa hemide 11-12 gibi başladım ben böle işlere, cam kapı çerçeve tül şeklinde ya he bide ütü, bak işte ütüm meşhurdur yaptımıydım jilet gibin olur evelallah atarım cırttt diyiverin keser adamı.

5- Bol soğanlı salatayı çok severim bide (kuru soğan olcak ama tazesi midemi ağrıtıyor), annemde babamda iyi yaparlar bu işi nedense bak şimdi farkettim ben onlar gibi lezzetli yapamıyom zannımca, yada bir gün yapayım gelin buyrun siz tadıp karar verin olurmu?

6-Yüksek sesle müzik dinlemeyi severim, bide o müziğin eşliğinde dans etmeyi, ama halay çekmesinide ve horon tepmesinide severim (becerebildiğim kadarıynan) hele çıktımıydı öle havalar kalkarız ben annem babam başlarız halaya evin içinde yaaaa.

7-Patatesli her türlü yemeği severim, babamın meşhur patates kavurması en özel sıpesyalimizdir ailemizde.

8- İngilizce kelimeleleri türkçeleştirip yazmayı çok severim örneğin:

a) İnterneyşinıl hospitıl
b) Tu bi or nat tu bi
c) Konverşıl yünyın
d) Hilton eksıbişın
e) interkontinental
f) Judi Garland
g) Faks rekover şiit
h) Viyaaadı oskar gos tuuu (ben anca bu kadarını yazabiliyom eksik kelime varsa siz tamamlayın)
ı) kangurucıleyşın (ne demekse, sanırım tebrik etme manasında nerden duydum bilmiyom atıyoda olabilirim)
j) Karfur
k) Diiıır (sevgili demek bu)
l) prezidınt
m) Hepi bört tey tu yu
n) sentır
o) van handırıd
p) Viii yadı çampiyıınnn
r) dividi - visidi
s) Şov mast go oooooooonnnnnnn
t) imecın ol ma pipıl
u) vi vıl vi vıl rak yu
v) Alfrıd hitçkok
y) Cast a minıt
z) ooooo ooooo tu layt vit dens

eeee alfabe bitti durun bulcam bi çare;

ç) florans naytıngel yada gelme sen orda kal en iyisi.:)
ğ) Pirinsıs
i) Yunaytıd kingdım
ö) İnter pires
ş) Yunaytıd sıteyds of amerika
ü) Mistır
w) Bıjörk,

demeyi severim eee bulcam demiştim bi çare dimiiii:)

Ya böle işte sevdiklerim ve söylemeyi sevdiklerim yukarıda bilginize sunulmuştur efenim. Okuyun not alın ilk sınavda sorucam ona göre sonra yok ben duymadım yok ben okumadım diyenin gözünün yaşına bakılmayacak ve kendisinden de böyle yukarıda benim yazdığım gibisinden bir yazı istenecek, ve bu yazılacak yazılar bende linki olan ve hasbel kader bu blogu ziyaret edenden de gözünün yaşına bakılmaksızın istenecek. Demekki bundan nası bir sonuç çıkıyor okuyucu "So be le me ce" ve ben herkezi sobeliyom mümkünse herkez müsait bir zamanda "severimler" yazsın, yazın he kontrol edicem bak, unutmam ben öle herşeyi, hadi anam başlayın siz ben geliyom, :)))))

27 Mayıs 2007 Pazar

İŞTE GELDİM / ANILAR PART TUV (BÖLÜM 2 DEMEK OLUYO BU)

Selam okuyucu naber, nasılsın. Sanada selam günlük hani böle sormuyom hatırını felan biliyom ama, sende buna gönül koymuyon biliyom yani seni ben, iyisindir sen severim seni konuşamasan da anlarım ben seni merak buyurmayasın sakın. Evet şimdi arkidişler bendeniz Perşembe gününden beridir Elçin’deyim kendisi benim ağabeymin eşi olurlar efendim hazırda bir bilgisıyır (Ay bu kelimeyi incegülcümden duydum çok hoşuma gitti ondan böle yazcam artıkın, bir telif hakkı neyin doğarsa şayet istenen hak ne ise anında yapılacaktır incegülcüm bilgin olsun) var evlerinde yazıyom işte habire napiim ya özlemişim öle klavye ekran ikilisini duramıyom diyorummmmm ve başlıyorummmm yazmaya buyrun okuyun efendim aşağıda her şeyler.

Ağabeyle olan maceralara devam edelim bakalım, şimdi bu ağabeynin küçükkene bir karate sevgisi vardı tabi bu sevgi eminim ki sadece öğrendiklerini bana uygulama konusundaydı yani, varın gerisini siz tahmin edin. Şimdi bu gelir öğrenmiş birkaç afili hareket “gel kardeşim sana öğreticem” bak bak vurcak ya bana önceden öle kardeşim canım benim şeklinde beni hazırlıyo olaya yumuşak yumuşak bende yiycek göz varmı, yok tabi ama böle durumlar anne-baba ikilisi evde olmayınca daha çok yaşandığından istersen yeme yani sen bilirsin çünkü sonuç her zaman kaçınılmaz olmuştur. Neyse şeker “al şu yastıkları eline geç karşıma” diye başlayan cümlenin sonu benim yastıkları elime almam ve sonrasında yastıklar bir yerde ben bir yerde tabi benim canım yastıklara nazaran daha çok yanıyo, ha bide çıkarttırıyo gözlükleri ki hani bana öğreteceği hareketlerden gözlüğüme bişi olmasın yoksam öle hemen kırılan gözlüğün yerine yenisini almak goley bi mesele değil o zamanlar. Ya işte böle karate maceralarımız çok olmuştur kendisiynen hele sonuncusunda üstüme oturmuştu o koca bedeninynen ki annem çığlığımı tiiiii 2. kattan duymuş kadın feryat figan geldi ki ne görsün o küçücük ben benim üstümde kocemen bişi oturmuş tutmuş çocuğun boğazını sıkıyo, ya okuyucu ölümden döndüm ben bak valla atmıyom he, yahucum hem bu ağabeymin benim üstündeki güç denemeleri teeeee ağabeymin evlenme arefelerine kadar sürmüş olup son olayı arkamdan bana makas fırlatmasıynan sonuçlanmış olup çok şükürkü hiçbiryerime makas saplanmamıştır. (daha varda onları da sooora anlatırım olurmu canlarım kuzucuklarım benim)

Sıra geldi anneciğime, canım ya hep endişeli, hep seri, hep aceleci, hep içi içine sığmayan her şey bir an öce olsun bitsin. Mesela yemek yensin ve sofra hemen toplansın verilebilecek en iyi örnektir, tabiiii bu örnekler çoğaltılabilir ve çoğaltılacaktır tarafımdan. Şimdi efendim benim bu annemin bana ve ağabeyme kullandığı en popüler cümlesi “köpek evlattır” ki daha başka ailelerden çocuklarına dair böle cümleler duymadım ben, anneme özgüdür yani. Mesela annem ne zaman çay demlesem “Emreeeee altına su koy çocuuuuuuum” şeklinde uyarılarına devam etmekte olup her uyarının sonunda “yahu güzel annem tabi ki çaydanlığa su koyulur, kuraldır bu, çünkü demliğe doldurduğun su azaldığından illaki çaydanlığa su koyulur be mübarek kadın” gibi cümlelerim eminim kendisi tarafından duyulmamıştır ve asla kaaale bile alınmamıştır, alınmaycaktır biliyom ben annem bu değişmez. He bi de ben ne zaman “banyo yapıcam” desem “heh yine ıslatıcan banyoyu ne var sanki” gibi bir cümleyle karşılaşırım hep neymiş efendim yeni yıkamış banyoyu ovmuş dezenfekte etimiş miş ne gereği varmış gibi cümleler kurup beni deli etmeye devam eder, yahu kadın hamamamı gideyim yani ayrıcana da oturduğumuz yerde hamam var da benmi gitmedim ya. Sene 2004 yazı ben Avşa’ya arkidişimin yanına tatil için gidicem ve beni ve herkezi dumura uğratacak ve daha sonraki her tatilimde bana hatırlatılacak söz ınınınınnnnnnnn “hele bi boğul sen, ben de seni gebertmezsem bana da Ayşe Acar demesinler” buyrun buradan yakın okuyucu nasıl ama, farkındaysanız bu cümleden annemin doğa üstü güçleri olduğunu vurguluyor ve öğreniyoruz. Yahu kadın ben boğulsam sen zaten ölmüş göçmüş birini daha fazla nasıl gebertebilirisin dimi ama böle bişi mümkün olmuşmudur deyip bir araştırmaya bile giriştim ben yaaaa naber benim annem böle bir kadınceyiz işte. Heee bide hastalanınca felan ben çok kızar bu annem “sen bi hasta ol bakarsam sana nolıyım” ki ben zaten öle inleyen ağlayan hastalardan olmamışımdır hiç ama annem her seferinde böle cümleler kurar bana sanki beni bilmezmiş gibi. “köpek evlat sen iç soğuk suları, yap banyonu üstüne bişi giyme çıplak çıplak gez soorada başıma hasta ol” gibi böle uzar gider bu örnekler ki bu daha bişi değildir. He bide kendine has kelimeleri vardır annemin her yanlış söylemsinde bir daha duymak için tekrar ettiririm ben örnek verecek olursak eğer.

1- Psilog = Psikolog
2- Sıkos bıras = Scoth Brite (Bildiğimiz bulaşık süngerinin annemce çevrilmiş hali)
3- Fisfiye = Fiskiye
4- Pıçak = Bıçak
5- Apantis = Apandisit

Bunlar şimdilik aklıma gelenler okuyucum benim, gerisini bilahare yazıcam söz.

Bunların dışında annem dünya tatlısı bir kadındır, asla ve kat-a dedikodu yapmaz, kimseden kimseye laf söz taşımaz, kendi halindedir, onun için varsa vardır yoksa yoktur, asla bir şey için diretmez çünkü olursa olur olmazsa olmaz napalım canımız sağ olsun der hep, biraz daha bazı huylarından ötürü kendisine benzemeyi çok istemişimdir hep, çok naiftir kırıldığını asla belli etmez, dedim ya taş atana pamuk atandır beni de hep böyle olmam konusunda uyarmıştır ama ben onun kadar sabırlı olamayabiliyorum maalesef, çok güzel yemek yapar özene bözene, sabah ilk iş kahvaltıdan önce yemekler pişirilir akşam için ki dinlensinmiş efendim yemekler öle pişer pişmez sofraya konulmazmış, birde bir evin en önemli kısmı mutfağın yatak odasının ve banyonun derli toplu ve temiz olmasıymış, bakalım görcekmiş benide evlenince nası kadın olcakmışım hatta ona göre benden kadın olmazmış azıcık feyz almamışım ondan öle der hep bana. Ya annem böledir işte daha yazcağım var da aklıma gelenler bunlar şimdilik.

Aaa babamı unuttum sanmayın ha onuda anlatıcam bir gün


Hadi okuyucu öperim senide tabi günlüğümü de, görüşelim en kısa zamanda yine, hoşçakal.

26 Mayıs 2007 Cumartesi

İŞTE GELDİM BURDAYIM

Selam herkezlere, cümle blog alemine merhaba deyip ve artık oturduğun yeter deyip yazmaya başlamalı dimi aaaaa otur otur bir yere kadar yazmak lazım, yazıp rahatlamak lazım. Neyse işte geldim buradayım.

Madem bu aralar evdeyiz eee oturmak olmaz dimi, bende oturmadım zaten sağolsun arkadaşlarda bu konuda bayağı yardımcı oldular bana. Uzun zamandır çok uzamış olan ve artık bana ağırlık yapan saçlarımı kestirme zamanıdır deyip Çarşamba günü güzzellceeee küöföre gittim, oturdum koltuğa buyrun saçlarım sizin istediğiniz şekli verin dedim ama tabi yinede içimde korkular vardı, ya istediğim gibi olmazsa diye. Neyse efenim başladı kesmeye aman bir hafiflik bir hafiflik sormayın gitsin yani, bu arada benim saçlarım çok gürdür, yani öle banyodan felan çıkınca aman kurutayım da öle dışarı çıkayım denebilecek saçlardan değil illaki köpüklemem lazım bu arada jöle neyin saçımı tutmuyor yani şu köpüğü çıkarandan Allah razı olsun. Neyse şekerim saçlarımda önceden boya üstüne röfle vardı uzun zamanda olmuştu bir dip yaptırmayalı baktım olacak gibi değil, dedim küöföre önce komple boya sonraki renge boyadan sonra bakarız. Başladık işleme ama ne başlamak resmen tüm günüm kuaförde geçti çocukta sağolsun bayağı ince eleyip sık dokudu sonuç güzel oldu gelen yorumlardan bu sonuca vardım ben.

Bu saçıma eskiden çok takardım ben, tabi küçüğüz anlamıyoz nası şekil verilir saça, hele ilkokula giderken görmelisiniz beni, saçlarım gür olduğu için ve kolay kolay taranmadığından hep kısa kestirirdi annem saçlarımı kısa olunca daha da kabarırdı saçlarım, bide ben küçükken çok çelimsizdim öle ufak tefek zayıf, bide dörtgöz tiii 3 yaşımdan beri gözlük kullanıyorum ben ya okuyucu, demekki 27 yıldır takıyom bu mereti ben, diycenki şimdi ameliyat ol lazer var hemide ucuz ama, şeker benim gözler o ameliyatla düzelmiyooo maalesef, neyse daldan dala atladım böle karışık oldu artık kolay gelsin size okurken. Soracıma işte düşünün zayıf, suratı küçük ama gözlükleri suratından büyük ki bu hep annemin fikri neymiş efendim küçük gözlük olursa ben camından değil çerçevenin etrafından bakarmışım gözüm daha çok bozulurmuş ama dinletemiyorsun ki anneme bunu, hele de 7 yaşında bir çocuk sözü dinlenir mi hiç gerçi bu durumum teee ortaokul çağlarıma kadar sürdü. He bide böle koca gözlükler bide kısa saç bide o saç böle alnının üstünden toplanır palmiye gibi tam komedi olursun ama yine sesini çıkaramazsın, hatta öle çekilmiş bi fotoğrafım var ah bi görseniz öle komikki. Ay bide banyo yaparken çok çektim ben bu saçlardan yaaa, sokardı annem banyoya tabi o zaman bizde şofben yok banyonun içinde soba var, zaten banyo sıcak bide annem sağ olsun kaynar suyla yıkamaya bayılırdı bizi, banyo sıcak su kaynar ortada bir küçücük çelimsiz ben annem suyu döker su saçlarımın üstünden yuvarlanır dibine işlemez saçımın dibi ıslanmaz ben ağlarım annem kafamın derisini kazır vücudumu yüzer hem de iki banyoda bir kese yapar, işte siz benim o halimi düşünün sesini çıkarırsın kafana ya tarak ya sabunla dürtülür, ağlarsan eğer bi o kadar daha alası ile yıkanırsın, ya öle işte çok çektim ben bu saçların derdinden.

Bu arada ben öle her şeyi yiyen bir çocuk değildim ki hala bazı şeyleri yemem (yazıcam şimdi ama korkuyom tepkilerinizden hadi len yenmezmi onlar diye) peynir, zeytin, domates üçlüsünü kendimi bildim bileli yemem ben, hatta domates hariç diğerleri midemi bulandırır, kızmayın bak baştan söledim ben, öle tabaklarını bile tutamam, çok ısrarları oldu herkezin bunları yemem konusunda, hatta abim bi keresinde sofradan kalkıp ağzıma peynir tıkmaya çalıştı hiç unutmuyom o sahneyi acayip kötü etkiledi beni. Düşünsenize ufacık minicik bir çocuk belki üstüne gidilmese yerdi ama abisi onu kolunun altına sıkıştırmış ağzına peynir sokmaya çalışıyo zorla bağarsan ağzın açılacak sokucak peyniri içeri sussan olmuyo annem yada babam yanımızda yokki müdahale etsin. Neyse ama nası kurtuldum elinden hatırlamıyorum nedense, demekki bilinçaltım onu iyice gerilere attı unutulması gerekenlerin yanına koydu. Zavallı annemde ben yemiyorum diye hep “bunun bünyesi çok zayıf yemiyo” derdi herkeze bende merak ederdim nedir bu bünye neresinde bulunur insanın napar görevi nedir, tabi bunun anlamam da uzun bir süreyi aldı, bitmediiiii yemediklerim öle et, köfte, kıyma, ıspanak, kereviz, pırasa yemezdim ve en sevmediğim bamyaydı eskiden gerçi bamya ile kötü bir anım var ondan mütevellit yemem kendisini yok yanlış anlamayın abim zorla yemem için bir girişimde bulunmadı bu kez, sağsa Allah uzun ömür versin göçtüyse Allah rahmet eylesin bir Nimet teyze vardı dedemlerin pansiyonunda kalırdı hep sezonluk, her sene geldiğinden ahbap olmuştuk iyice, tuttu kolumdan bir gün oturttu beni masaya yapmış kendine göre güzel olan bamyayı yiyceksin dedi, bide küçüğüz ses çıkaramıyoz oturduk mecburen masaya ama çatalı batırıyom bamyaya bamya ile birlikte böle suyuda uzuyo ama ne uzamak öle böle diiil insanın aklına tabi başka başka böle irenç şeyler geliyo ve yiyemiyosun doğal olarak ama zannımca yemedim onuda ben, ama artık bamya hariç yukarıda yazdığım diğer şeyleri yiyorum hemide severekten yani(peynir,domates, zeytin hariç). Gerçi annem haklıymış bunun bünyesi zayıf demekle çünki iki kez zehirlenmiş biri olarak tescillendi bu bünye zayıflığı mevzusu, herkez daldan elma koparır yer bişi olmaz ben yerim hastanelik olurum hemde kendini bilmez baygınlık geçirmiş bi halde. Bir keresinde hiç unutmam babam bel fıtığı ameliyatı olmak için hastenede yatıyo sene 84 sanırsam, Okmeydanında yatıyo hemide, e bizde Anadolu yakasında Maltepe’de oturuyoz, şimdiki gibi öle otobüs felanda zırt pırt geçmiyo yoldan en az 45 dk beklersinki gelsin bi otobüs de binesin gidesin nerdeeee, neyse annemde kahvaltıda sölemesi ayıp sucuk yapmış yedim afiyetle içtim üstüne annemin uyarısına rağmen soğuk suyu ooooh yarasın diyerekten yaradı tabi yaramazmı, neyse bindik otobüse başladı benim mide dönmeye olduğu yerde ki benim normalde öle midem bulanmaz otobüste felan, amanın dayanılır gibi değil neyse vardık babamın yanına bide düşünün hastaneye o zamanlar 6 yaşında felan çocuk alınmıyo napsın annem nereye bıraksın beni kadınceyiz kattı beni de yanına götürdü, vardık hastaneye çıkıyoz merdivenleri ama benim mide deli gibi dönüyo olduğu yerde bayılacam yani o kadar net hatırlıyom. Geldik babamın yattığı koğuşa zaten babasızlık vurmuş bi yandan özlemişim bi sarıldım boynuna bırakmıyom annem dedi bunun midesi bulanıyo babamda ne bilsin öle şiddetli bi bulantı olduğunu azıcık kayısı suyu verdi bana belki iyi gelir diye mideme nerdeeee onu içmemle benim boşaltım sistemim aşağısı yerine yukarıdan boşaltmayı tercih etti varın gerisini siz tahmin edin ortalık inanın abartmıyorum resmen göl oldu ne mide varmış kardeşim bende de be yuh yani boşalt boşalt bitmedi ama ben bitmişim sonunda pek hatırlamıyorum zehirlenmişiz yine babam büyük hastanede ben aynı bahçede çocuk hastanesinde zavalı annem banamı baksın babamlamı ilgilensin kadınceyiz şaşırmış bir vaziyette, ogüne dair tek merak ettiğim şey acaba abim nerdeydi kimde kaldı çünkülüm biz bir gece hastanede yattık. Ya böle işte var daha anılarım birde annemi anlatıcam size bir gün komik kadındır kendisi nev-i şahsına münhasırdır,azıcık telviyedir, çok titizdir, çok güzel yemek yapar mevlütlerde neyin hep ona pilav yaptırılır, hala çay demekle ilgili bana uyarılarda bulunur, taş atana pamuk at diyen insandır kendisi severim pek , bu aralar bana pek üzülüyo belli etmediğini sanıyo ama gizli gizli ağlıyo biliyom ben napsın be ana işte bizimde olunca anlıycam farkı biliyorum.

21 Mayıs 2007 Pazartesi

PALDIR KÜLDÜR.....!!!!!!

17 Mayıs 2007 Cuma sabahı itibariylen işte atılmış durumdayım. Evet evet yanlış okumadınız resmen işte atıldık, hatta kovulduk. Kovulduk diyorum çünkü benimle birlikte 3 kişi daha işten atıldı hemde paldır küldür. Cuma sabah bismillah daha işe vardık akabinde bizim firmayı devir alan o (ne desemki onlara, insan sıfatı bile yakışmıyor kendilerine) aşağılık, şerefsiz, ahlaksız ne diyim ya insan olmayan yaratıkmı desem neyse hemen pılınızı pırtınızı toplayın gidin dediler, he giderkende alacağınız ihbar ve çalıştığımız gün kadar parayı da vereceklerini söylediler ama nedense güvenmiyorum hiç, ama bizde boş değiliz tabi bu böyle yanlarına kar kalmaycak. Neyse biz çıktık arkadaşlarla eski patronumuz sağolsun gelip bizi aldı ve yeni açmaya çalıştığı firmasına götürdü akşama kadar orda kaldık, öyle sıkkındımki eve gidipte anne ve babamı da sabahın köründe öyle üzmek istemedim. Gerçi son 3 aydır yeni işverenlerle olan problemlerden bahsetmiştim aileme de o kadar kötü hissetmediler kendilerini hatta çok iyi oldu böyle dediler, yoksa pek yakında ya katil olacaktım yada direkt kırmızı ambulansla erenköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesine yatıya gidecektim uzun bir süreliğine, ya varya abartmıyorum arkadaşlar şu yazdıklarımı, onların bize yaptıkları bu çirkin davranışları ve tavırları günü gününe bir anlatsam ya size, sizde şu an benden farklı düşünmezdiniz bence. Neyseki işten atılmadan iki gün önce tedarikçi firmamızdan birine iş görüşmesine gittim, görüşme bana göre gayet olumlu geçti. Görüşme yaptığım bayana herşeyi olduğu gibi anlattım, tek istediğimin huzur olduğunu ama uzun zamndır çok zor insanlarla çalıştığımı ve iş aradığımı haddinden fazla performansla çalıştığımı söyledim. Görüştüğüm bayandan da eksi bir elektrik almadım açıkçası görüşmeye dair, gerçi kısmet işte olabilirde olmayabilirde ama ben olmasından yanayım tabiki. Cuma günü yaşananlardan sonra görüşme yaptığım bayanı aradım ve durumumu izah ettim, işten ayrıldığımı ve eğer acil eleman arıyorsanız bu durmumu da göz önünde bulundurun diye rica ettim kendisinden. Onlarda bana henüz patronlarıyla görüşmediklerini ve olumsuz bile olsa geri döneceklerini söylediler. Bakalım yarın haber gelecekmi büyük bir heyecanla bekliyorum.
10 yıldır aynı firmada çalışıyoru(du)m ve ilk defa işe gitmemek için bir bahanem yok ne hastalık ne de yıllık izin sadece çirkin bir şekilde kovulduğum için işe gitmeyeceğim ve bu bana çok dokunuyor ya, düşünsenize telefonumun alarmını bile hafta içinde çalsın diye ayarlamışım ve yarın sabah saatim çalmayacak ve ben çalmamasına rağmen o saatte uyanmış olucam, çok moralim bozuk çok, durumuma iyi açıdan da bakmaya çalışıyorum sürekli ama böyle bir işten çıkarılma olayıyla karşı karşıya kalmak çok yıpratıcı inanın bana yada ben çok yoğun duygular yaşadığım için böyle hissediyorum ne biliyim ya üzgünüm işte.
Biliyorumki en kısa zamanda iş bulucam, yani bir karamsarlık yok bende. Ama bir daha arkadaşlarımı o kadar sık göremiycem, sabah poğaçası aldıktan sonra koştur koştur servise yetişmiycem, servise binip müziğin sesini sonuna kadar açıp eğlenceli bir yolculuk yapamıycam, öğle saatinde yemekhaneyi arayıp "abla bugün ne yiycez" diye soramıycam, dışardan gelen arkadaşlara gelirken şunuda al yiyelim diyemiycem, bölge elemanlarımızı arayıp laf olsun diye sırf iş stresinden kopmak için muhabbet edemiycem. Şu yazdıklarımı belki bir kısmını yeni işimde de yaşıycam belki ama zaman alıcak bunu biliyorum (yeni bir işim olursa eğer).
Ya böyle işte günlük durumum kısaca budur gerçi uzun oldu biraz farkındayım. Bu arada bişi daha, benim evimde bilgisayarım yok ben işyerinden yazardım hep şu andada bir arkadaşın evindeyim, yazabilirsem bundan sonra arkadaşımın evinden yazmaya çalışacağım. Şimdilik bu kadar benden öperim hepinizi. Olumlu gelişmeler olursa şayet hayatımda sizlere de haber vericem merak etmeyin.

HERKEZE HUZURLU ZAMANLAR DİLİYORUM:)

11 Mayıs 2007 Cuma

BİLİNMEYENE MECBURİ YOLCULUK

Selam herkezlere, şu yaşanan son durumları madde madde yazayımda zaten karışık olan kafamı bir kez daha karıştırmayayım, hem sizlerede kolaylık sağlamış olurum kanımca;
1- Buraları terk-i diyar edecek olan arkadaşımla uğraşıyoruz 3 gündür, eve felan gittiğim yok yani, topla topla bitmiyor eşyaları. İşin kötü yanı sadece elzem olan ihtiyaçlarını alıp gitmek zorundalar. Geri kalan eşyalarıda gittikleri yerde önce iş sonra da ev bulabilirlerse biz burdan bi taşıma şirketine verip göndericez. Yok bulamazlarsa iş felan halleri harap. Bir bilinmeyene gitmek hem de gitmek zorunda bırakılmak ne kadar kötü, ne kadar hırpalayıcı, ne kadar acımasızlık, kısaca ben işin içinden çıkamıyorum. Çok üzgünüm çok. Allahım sen bu insanlara yardım et ya.
2- Diğer arkadaşım hani şu eşinden ayrılmak isteyen varya o da yukarıda ki terk eden arkadaşımızın durumundan ötürü kendi derdini unutmuş durumda. Ne yapcağı konusunda sakince düşünüp sağlıklı bir karar veremedi henüz, tek bildiği şimdilik bu durumu ertelemek yani diğer arkadaşı sağ sağlim bir gönderelim o da kendisi için en iyi kararı verecek sanırım. Ortada bi de çocuk var bu durum en zor olanı karar vermek hususunda of of, çok karmaşık çok.
3- Bu arada daha önce yazılarımda belirtmiştim işyerindeki problemlerimi, aynı problemler son hızla devam etmekte olup ahlaksızca sergilenen tutumlar ayyuka çıkmış durumda. Bende acilen iş aramaktayım ama bulamadan da çıkamam burdan çünkü bi dünya borcum var. Ama habire de eleman çıkarıyorlar, en son muhasebe müdürümüz çıktı hemde 25 senesini bu firmaya vermiş birisi, lakin yapılan işten çıkarma eylemi o kadar ahlaksızca ve o kadar kötüki söyleyecek kelime bulamıyorum, bu arada 2. maddedeki boşanan arkadaşımda 2 haftaya kalmaz işten çıkıyor, ne yapıcam ben bilmiyorum. Nedir bu uğursuzluk daha ne kadar sürecek, tek istediğim şöyle gözlerimi kapasam ve aradan 6-7 ay geçmiş olsa ve durumlar bir nebze de olsa düzelmiş olsa diye düşünüyorum 1 haftadır.
Hepimiz leyla gibi dolanıyoruz ortalıkta, nasıl toparlaycağız bu kafaları bilmiyorum. Tek bildiğim kendi adıma acilen iş bulmak, bunun içinde tedarikçi firmalarımızdan biriyle görüşüyorum 2 haftadır, çalıştığım yerin durumundan ve acilen iş aradığımdan bahsettim, sağolsun arkadaş hemen ilgilendi bu durumumla ve bana bir işten bahsetti mayıs sonuna doğru olacağını ama aksayabilebilir de dedi biraz daha sık dişini dedi. Bendenizde bekliyorum işte bu ay sonunu. Umarım olur yoksam benimde dayanacak gücüm kalmadı malesef.
4- Hemşireninde dün Erzurumda hastanede yatan babasını taburcu ettiler şimdilik, ama fizik tedavi için yer boşalınca tekrar geri dönecekler hastaneye, şanssızlık işte erzurumda yağan yoğun yağmurdan sonra tüm yollar kapanmış 2 saatlik yolu o hasta adamla birlikte yaklaşık 5-6 saatte gittiler. Neyseki sağ sağlim vardılar evlerine, aklım birde hemşirede işte çok özledim yine ben acayip hemde.
5- Anneler günü geldi çatıyor ama ben hala anneme bir şey alma girişiminde bulunamadım, halbuki alcağım da bişi var ama vaktim yok.
6- Kuaför işim var birde hemde ölye böyle değil, aldı başını gidiyo kaş, bıyık, sir of of bide onların acısıyla uğraş.
Daha fazla taakatim kalmadı yazmaya, sizinde içinizi şişirmiyim ben. Hadi öperim herkezi. Gelişmeleri daha sonra bildirirm tekrar.

9 Mayıs 2007 Çarşamba

NE, NEDEN, NİÇİN,NASIL

Başlıktan anlaşılacağı üzere şu an hayatımda bulunan iki dostumun hayatları malesef alt-üst olma yolunda uygun adımlarla olmayı bırakın paldır küldür ters oldu malesef, anlatacaklarım çok uzun ama benim malesef bunları yazmaya vaktim bile yok. Ama yazıcam en kısa sürede merak etmeyin. Dün gece bu sebeplerden ötürü hep birlikteydik dostlarımla . Kısaca özet geçersem eğer; bir tanesi buraları terk edip gidiyor yarından sonra ve ben çok üzgünüm böyle bir dostumun gitmek zorunda kalmasından (bu akşam da eşyalarını toparlıycaz), diğer dostumda
evlilik hayatını bitireceğini ve bu konuda kesin kararlı olduğunu söyledi, umarım her ikisi içinde hayırlı olur bu zorunlu yenilikler. Ne diyim tek yapabileceğim maddi yada manevi desteğimi elimden geldiği kadar kendilerine sunmak, ama keşke zamanı geri alma şansı olsaydı dimi, neleri geri getirirdik ve neleri düzeltirdik, ah ahhhh.

7 Mayıs 2007 Pazartesi

HAFTANIN SONU NAKARAT GİBİ.....

Selam herkezlere,
Bu haftasonunu çok süper geçirdim ben, Cumartesi günü geç kalkıp şöyle uzun bir kahvaltıdan sonra Gebze'de oturan arkadaşımın araması sonucunda soluğu onlarda aldım, aman iyikide almışım acayip eğlendim. Bu arkadaşımın bahçe içinde bir evleri olduğundan hadi gel sana mangal partisi vereyim dedi, e şimdi böyle bir teklifte geri çevrilmez ayıp olur deyip, hemen kabul ettim, şansa çok süper bir hava vardı bu hafta sonu, yedik yemeğimizi güzel, bide okey oynadık, değmeyin yani keyfimize. Tabi bizde fikir bitermi hemen pazar günü içinde plan yaptık. Kalktık pazar sabah 10 gibi indik Eski Hisar'a "Deniz Atı" diye bir yer var, orda güzelce kahvaltı ettik, baktık çok sıcak, kalkalım azıcık yürüyelim dedik, az ilerde eski bir konak var bahçe içinde kocaman ağaçların gölgesine atmışlar masaları nasıl serin serin esiyor, yani yürümeye fırsat bulamadan orda takıldık kaldık yaklaşık iki saat falan, vurduk muhabbetin dibine, bir de fonda eski şarkılar söyleniyor, Ayten Alpman, Erol Evgin, Cem Karaca ooo süperdi ya. Sonra hadi dedim gidelim Maltepe Sahile, bu arada üç kişiyiz ve allahtan diğer arkadaşın arabası varda o sebeple öle istediğimiz yere rahatça gidiyoruz. Neyse çıktık Eski Hisar'dan yola Tuzla'ya doğru devam ediyoruz Nesli dediki bana "kızım sen hiç direksiyon koltuğuna oturdunmu" bende tabiki hayır dedim, arabayı durdurdu geç bakalım yerime dedi, hayda dedim ben ne anlarım, ya ayrıca da korkarım ben dedim ama dinletemedim Nesli'ye (inatçı nolacak). Geçtim koltuğa ben ne diyosam onu yapacaksın dedi ok dedik, aaaa bi baktım ben gidiyorum ama ne heyecan varya kalbim fırlayacak sandım yerinden, çok zormuş araba kullanmak, gerçi Nesli herkez için öyle ilk başlarda araba kullanmak dedi, ama ne biliyim işte hem zevk aldım hem korktum, karıştım yani bir anda he bide çok güldüm yani güldük hatta diğer arkadaş durun be ineyim siz öle kullanın dedi ama biz onu indirmedik, dedik ölmek var dönmek yok ha ha, çok eğlenceliydi çok, sağol nesli bu gidişle sanırım ehliyete yazılıcam ben.
Sonra Tuzla sahilden Maltepe'ye kadar geldik, aman yarabbi ne kalabalık sahil boyunca, her taraftan duman çıkıyor, havayı güzel gören yurdum insanı atmış kendini sahile vurmuş mangalın dibine, dedim kızlara Yalova'dan karşı sahile baksalar İstanbul'da yangın var sanacaklar, o kadar feciydi yani. O dumanın kokusu cabası zaten, neyse geldik Maltepe sahile dolandık azıcık, sonra baktık dayanacak hal kalmadı bizde gezmeye, pilimiz bitmek üzere sağolsun Neslicim bıraktı eve kadar beni, ohh sonra bi duş aldım kendime geldim azıcık.
Bu arada hafta sonu yeğenim, canım oğluşum Beratımın kulağına 2. kez tüp takıldı, ona sıkkındım biraz ama sonra iyi olduğu haberlerini alınca içim rahatladı, gerçi oğluş ameliyathaneyi katmış birbirine ama olsun geçti bu sıkıntıda işte. Umarım bir daha aynı durumla karşılaşmazsın oğluşum benim, seni seviyorum çok. Azıpta öle tenefüslerde çok terleme olurmu (gerçi kime diyorumki bunları, sanki bizi dinliyomuş gibi).
Ya böyle işte yoğun ve tempolu, araba kullanmalı bir hafta sonu geçirdim, yoruldum ama değdi doğrusu, hadi sonra yazarım ben yine, hoşçakalın.

4 Mayıs 2007 Cuma

HELE Bİ GEL:))

Öylece bakıyorum klavyeye acaba ne yazsam diye, içimde tuhaf bir his var bu gün mutluluk desen belki, hüzün desen belki, endişe desen belki, bilmiyorum işte hepsini aynı anda yaşıyorum. Anlaşıldı bugün ortaya karışık yapıcam ben.

Hemşirem bugün gidiyor, sağolsun dün akşam yine geldi dayanamayıp, sabahta erkenden kalkıp gitti, iyi yoculuklar sana sevdiğim, umarım herşey en kısa zamanda yoluna girer, bu arada iyiki varsın zaman ya olmasaydın:)

Bide oğluşu özledim ben çok, abimin oğlu olur kendisi, sağolsun çok afacandır, çok yorucudur ama çocuktur işte özledim çok beratcım seni.

Bu gün cuma haftanın en güzel günü, ama her cuma burda karışık ve de yoğun geçer ve umarım bir çırpıda geçer akşam olur ve bende evime giderim. Bazen işten işikayetim oluyor biliyorum ama iyikide çalışacak bir işim var, ya olmasaydı, hasta olup işe gelemediğim zamanlarda bunu daha iyi anlıyorum, ama benim tek derdim huzur, biraz o da olsa fena olmaz hani.
****************************************
İçinden geleni söyle susarsan yazık olur,
Hayata küsüverirsin hüzünler seni bulur,
Birşeyler yapabilirsem güzel gözlerin için,
Başından geçeni anlat masaldır benim için.

Hele bi gel , uzaklar sana gelir
sen hele bi gel , bütün dertler bitiverir
Hep seni bulur , uzun zor sıkıcı günler
yazık olur , hadi gel kurtar bizi.

(PİNHANİ)
****************************************
Herkeze huzurlu zamanlar diliyorum:)

3 Mayıs 2007 Perşembe

İYİMİYİM, EMİN DEĞİLİM

Selam, dünkü rahatsızlığım bir nebze de geçmiş bir şekilde işe geldim bugün, ama dünkü gibi sürünerek değil, belki sabah kalktığımda hava güzeldi ondandır. Dün bize misafirler gelecekti, sağolsun annem döktürmüş yine, hem o mamalar yüzünden hemde hemşire de bize geleceğinden hastalığıma rağmen bunları düşünüp iyi hissetmeye zorladım kendimi, iyikide öyle yapmışım yoksa dün burda zaman geçmezdi benim için. Neyse gittim eve ama görmelisiniz nasıl yağmur yağıyor, indim servisten koşa koşa eve gittim gerçi bu koşmanın diğer sebebi de hemşire evde ya ona kavuşulacak ya ondan, ya varya içim nasıl kıpır kıpır oluyor anlatamam onunla buluşacağımız zaman yada göreceğim zaman yada bizim eve benden önce gittiği zaman, ne biliyim işte seviyorum kendilerini çok. Ama kendisi cuma günü Artvin'e gidiyor babası için, uzun bir sürede orada kalacak ve onun yokluğu beni deli ediyor, başlıycam yine sinirli ve agresif olmaya. Bazen onsuzluk dayanılamayacak hal alıyor bende, niye böyle oluyorum ben de anlamıyorum, anlayan varsa bana bir anlatsın, bende mi bir anormallik var yoksa benim gibi hissedenler de varmı? Off ne biliyim işte böyleyim ben.
Bu akşam bir arkadaşın doğum günü var oraya gitsem iyi gelirmi acaba, çünkü canım gitmek istemiyor, gerçi hediyesi de bende, oraya giden diğer arkadaşla göndermeyi düşünüyorum, ay ne kararsızsın kızım ya, akşama kadar bi karar al yoksa ben seni pataklıycam ona göre he, delirtme beni yoksa o gözlükleri gözüne lens yaparım haberin olsun, yaparım bak beni tanıyosun.
Ay ne güzel saçmalamışım aferim bana, bu aralar en güzel yaptığım şey bu saçmalamak, yarabbicim allahım gör şu kulunun salaklıklarını da bir hale yola koy, yoksam kız elden gidiyor haberin olsun, sonra demedi deme :)) (heh tabi onunda işi yok, dünyada onca porblem var senlen uğraşacak, çok beklersin gibime geliyor. Önce sen biraz çabala istersen he ne dersin.) (Nerden çıktı bu ikinci ses şimdi)

2 Mayıs 2007 Çarşamba

HASTAYIM :(

Bugün zorla geldim işe, boğazlarım şişmekle şişmemek arasında gidip geliyor, bütün vücudum kırgın, zorla kalktım sabah, işe gelmesem olmaz çünkü benim çalıştığım yerde üretim olduğundan sevkiyatta yapılıyor, ve tek sevkiyattan anlayan benim, eğer gelemeseydim işe sevkiyat felan nanay olurdu eminim. Ama dayanacak gücümde yok nasıl akşam olacak bugün bilmiyorum. Bide kötü kötü rüyalar gördüm hep, uyuyamadım pek fazla. Gel akşam gelllll ki gidip yatayım şöyle yatağıma bir uyuyayım, zaten havada kapalıydı bu sabah hiç kalkmak istemedim yataktan, aman ya rezil bir gün geçiricem anlaşıldı, hadi öperim defterim seni

1 Mayıs 2007 Salı

BİR ALIŞ VERİŞ, BİR FİŞ

Hatırladınız dimi bu sözü "BİR ALIŞ VERİŞ, BİR FİŞ", şimdi de öyle tabi ama. Napıcam ben iadeli denen ama iadesi olmayan fişi . Sakın yanlış anlamayın alış-veriş yaptıktan sonra fiş almamazlık yapmıyorum hiç, ama ne biliyim işte bana geri döneceği konusunda tereddütlüyüm sadece.
Hazır alış-veriş demişken, dün iş çıkışı annemle Maltep'de buluşup bazı şeyler aldık, ama hepside çok güzeller. Ama kendime almadım hiçbirini, bu ay 2 arkadaşımın doğum günü var, onlara hediye aldım, bir tanesine güzel bir iç çamaşırı diğerine de hoş ve şık bir bluz aldım, hani bahsetmiştim ya hemşire gidecek diye Artvin'e bu hafta sonuna doğru işte anne ve babasına da çam sakızı çoban armağanı bazı şeyler aldım ufak tefek, hiç görmedim şimdiye kadar kendilerini ama telefonda konuşuyorum hep, sevimli insanlar, sevinsinler istedim, umarım beğenirler aldıklarımı. Hafta sonuda hemşirenin ablası ile konuştum pantolon istedi benden, onlarıda almıştım zaten konuştuğum gün, hepsini bu akşam güzelce paketliycem çünkü hemşire bize gelicek bu akşam unutmadan göndereyim. Bu arada benim hemşire kendisi de dahil olmak üzere 9 kardeşler evet yanlış okumadınız 9. 2 erkek 7 kız, en küçüğüde benim hemşire işte ondan büyük bir abisi var diğerleride hepsi benden yaşça çok büyük ablalar, öneceden hep eksikliğini histteğim bir durum olan "niye benim ablam yok, keşke olsaydı" nın en güzel sonucu böyle birden 7 tane ablam olması sanırım. Ama şimdi demeyin ne ablası onlar görümce diye, benimde bir abim var ve evli ama ben hiçbir zaman Elçin'e hani o eskilerde olan kötü addedilen görümcelik görevimi yapmadım, yapamam zaten kişiliğime ters, benim için gerçekten ama gerçekten önemli olan tek şey karşılıklı anlayış ve insanlık. Zaten bunlar birleşince yok görümceymiş, yok eltiymiş, yok kaynana kayınpedermiş hepsi birer takı olarak kalıyor.
Yeterki herkez karşısındakinin fikrine saygı duysun ve kendi fikrini karşısındakine dikte ettirmesin, bu sadece akrabalıklar ile ilgili değil arkadaş ve iş çevresi içinde geçerli bu dediğim.
Ya böyle işte bir alış veriş, bir fiş ve sonucunda mutlu olan insanlar ne güzel dimi:)
Bu arada öğle paydosu oldu ve ben çok acıktım gidip yemek yiyim, sonra yazmaya devam, öperim herkezi ben.

 

designer : anniebluesky : www.bloggeruniversity.blogspot.com